Livera'da Kalandar! - 12.01.2015
Latincede ‘calendea’ şeklinde geçen bu sözcük ayın ilk günü anlamında olup hesap tutulan defter ve batı dillerinde ‘calender’ şeklinde yazılıp ‘takvim’ anlamına gelmektedir. Halk kültürümüz arasında ise ‘kalandaris’ veya ‘kalandar’ olarak bilinir ve Ocak ayının diğer adıdır.
Kalandar gecesi yani yeni yılın ilk gecesi Rum-i takvime göre Ocak ayının 1’ine tekabül etmektedir. Bizim esas aldığımız miladi takvim kapsamında ise 13 Ocağı 14 Ocağa bağlayan geceye denk gelir. Bu gecede köyümüzde ( Maçka-Livera ) yeni yıl kutlamaları yapılır. Köyün gençleri yüzlerini maneya (Kazanın altında yanan ateşin dumanından oluşan madde) ile boyarlar, tanınmayacak şekilde kostüm giyerler ve Karakoncolos (orman, dağ, yaban adamı) kılığına bürünürler. Köyde kapı kapı dolaşarak çeşitli hediyeler alırlar. Genelde elma, armut, ceviz, fındık, ayva vs gibi hediyeler verilmektedir. Fakat yıllar önce Kalandar gecesine özel olarak koliva ve kabak da pişirilirdi. Hatta gün içerisinde hazırlıklara başlanılır akşam Karakoncoloslar heyecanla beklenirdi.
Karakterler:
Karakoncolos oyununda karakterler çeşitlilik göstermektedir. 20 – 30 yıl öncesi ‘Ayı, Doktor, Damat, Ateşçi, Gelin, Ağa, İhtiyar ve Deve’ karakterlerinde Karakoncolos oyunu sahnelenmekteydi. Fakat günümüzde bu karakterlerin bir kısmı deforme olmuş, kişiler arasında herkes kendi karakterini seçme olanağını benimsemiştir. Son yıllarda genel olarak karakterler ‘Gelin, Damat, Sarhoş, Kemençeci, İhtiyar, Kocakarı, Ayı, Türkücü, Heybeci, Haberci, Kurt, Korucu’ gibi tiplemelerden oluşmaktadır. Karakoncolos oyununda kişi sayısı arttıkça yeni karakterler oluşturulabilir. Oyun sabit bir kalıp içerisinde değildir.
Korucu: Gelin ve Damada karşı yapılan saldırıları önler. Genelde Kurt, Ayı ve Sarhoş karakterleriyle başı beladadır. Aynı zamanda Koncolos oyuncularını ve Heybeci’yi dış saldırılara karşı korur.
Gelin: Damad’ın başını belaya sokmaya uğraşır. Horon halksında yaptığı cilveli hareketlerle ziyaret edilen ev sahibini ve Sarhoş’u baştan çıkarmaya çalışır.
Damat: Yeni evlendiği için ziyaret edilen komşulardan yardım talep eder. Sürekli Ayı ve Sarhoş’la kavga etmektedir.
İhtiyar: Yaşlı Kadın hakkında şikâyette bulunur. Kocakarı’nın kendisine bakmadığını, kendisiyle ilgilenmediğini mübalağalı bir şekilde anlatır. Aynı zamanda yeni gelinlerden yakınır.
Kocakarı: İhtiyar’ın gurbet ellere giderek kendisini unuttuğunu, çoluk çocuğuna hem analık hem de babalık yaparak bu günlere geldiğini ve İhtiyar’dan rahatsız olduğunu anlatır. Bu yaşına rağmen yeni bir koca aramaktadır.
Heybeci: Toplanan hediyeleri torbasında saklar. Torbayı yanından ayırmaz ve kollamak zorundadır. Aynı zamanda başka bir Koncolos saldırısına karşın torbayı kaptırmamakla yükümlüdür.
Kemençeci: Oyunun her bölümüne kemençesiyle eşlik eder.
Türkücü: Türkü atmakla sorumludur. Her kapıda evin ahalisine özel türküler söyler ve onları bazen hüzünlendirir bazen coşturur.
İmam: Gelinle Damad’ın nikâhını kıymaya çalışır fakat her seferinde işin içine şeytan girer ve bir türlü nikâh kıyma gerçekleşmez. Genelde Sarhoş ile çatışmaktadır.
Sarhoş: Elinde içki şişesi ile Koncolos’lara sataşır ve karışıklık çıkarır. Çoğu zaman Gelin’e sarkıntılık eder sonucunda Ayı, Kurt ve Damad’ın saldırınsa uğrar. İmam Efendi’yi de yalancılıkla suçlamaktadır.
Ayı: Ortalığı karıştırmakta üstüne yoktur. Konu komşun kapısında ki her şeyi dağıtmaya çalışır. Kurd’a pek fazla emsal olmamaya çalışır. Sarhoş’a karşı bir zıtlığı vardır ve her seferinde pençesini atar.
Kurt: Sinsice ortalıkta dolaşır. Ayı’nın yanında sönük kalsa da dublör gibidir.
Haberci: Elinde zil ile kapıya giden ilk kişidir. Çıngırağı öttürerek Karakoncolos’ların geldiğini haber verir.
Kalandar Oyunu:
Karakoncolos oyunu tamamen tiyatro sahnesini anımsatmaktadır. Konu bakımından köyde yaşanmış olayları, kişileri grotesk ya da dramatik bir şekilde sahneler. Vurucu, kırıcı olaylar seyirci önünde açık şekildir.
Haberci zilini öttürerek Karakoncolos’ların geldiğini haber vermesiyle oyun başlar. Kapı önüne çıkan ev sahibi Karakoncolos’ları karşılar. Ardından kemençeci ile Türkücü evin kapısına doğru yaklaşır
‘Kalandar soğuğunda
Ya bakın kaldık dara
Açın siz kapıları
Biz geldik kalandara’
gibi benzer dizelerini okur. Aynı zamanda Türkücü ev sahiplerine özel türküler okur. Türkünün bitiminde İhtiyar ile Kocakarı kol kola kapıya yaklaşırlar ve birbirlerinden dert yanmaktadırlar. İhtiyar kendisine bakmayan hanımından şikâyetçidir. Bu sözler üzerine Kocakarı, kocasının yıllardır gurbetlerde vakit geçirdiğini kendisini aramadığını ve çoluk çocuğuna zorluklar içersinde baktığını söyler. Bu vakitten sonra İhtiyar’ın olup olmadığı umurunda değildir. Çoktan yeni bir koca aramaya başlamıştır bile. Bunun üzerine İhtiyar elindeki sopayı havaya kaldırır ve tam Kocakarı’nın kafasına indirmek üzereyken Ayı ortalığı birden karıştırır. Sarhoş’u da peşine takmış vaziyette harmanda koşturmaca başlamıştır. Bu esnada Kurt da Ayı’ya yardımcı olmaktadır. Korucunun müdahalesiyle ortam yatışır.
Damat bir eliyle gelinliği yerlere sürülmemesi için Gelin’e yardımcı olur. Gelin’le birlikte kapı önüne yaklaşmış olan İhtiyar ve Kocakarı’nın yanına yaklaşırlar. Ev halkına yeni evlendiklerini anlatırlar. Bunun üzerine Damat yardım talep edecekken Gelin ev sahibinin yanına gider ve cilveleşmeye başlar. Duvağın altındaki gelini merak eden ev sahibi Gelin’in duvağını kaldırmaya çalışır. Kocakarı söylenmeye başlar ‘Zamane gelinleri bunlar, güzelluk var ama beceriklilik yok. Hey gidi bizim zamanımızda ki gelinler kucağumuzda çecuk, sırtımızda kazuk yuki böyle gelduk bu günlere. Şimdiki gelinler hazir arayler, şeher arayler…’ der. Gelinin yüzü ikinci kez kızarır ve söyleyecek bir şey bulamaz canına çekmektedir. Diğer taraftan duvağını kaldırmakta ısrarcı olan ev sahibi Damat’ın müdahalesiyle durur. Damat, Gelin’i tekrar yanına çeker ve İmam Efendi nikâhı kıymak üzere çağırılır. İmam Efendi elinde koca şimşir tespihi ile evlenecek olan çiftlerin yanına gelir. Nikâhı kıymaya hazırlanırken Sarhoş bir anda ortamı dağıtır. Gelin’e sarkıntılık eder. Durumu gören Ayı, Sarhoş’a yine saldırır ve pençesini atar. Korucu hemen olaya müdahale eder ve ortam sakinleşir. Nikâhın kıyılmasına mani olan Sarhoş artık keyiften içkisini yudumlamaktadır. Arada bir de belinden çıkardığı silahıyla manevra yapar.
Kemençeci ile Türkücü herkesi horon halkasına çağırır. Ev sahibi dâhil herkes horon oynamaya başlar. Horon halkasında İhtiyar ile Kocakarı tekrar atışmaya başlar. Kocakarı, “Oldun 90 yaşında hala horon edeysun” diyerek İhtiyar’a çıkışır. İhtiyar ise “sen kendune bak kari 80 yaşından sonra koca araysın” der. Bu arada Gelin ev sahibine cilve yapmaktadır. Durumu gören Damat sinir küpüne dönmüştür. Gelin’in elini sertçe çeker ve Ayı ile Sarhoş’un saldırısına uğrar. Ayı, Damat’la boğuşurken fırsatı gören Sarhoş da Gelin’le uğraşmaktadır. Olay sonrasında Ayı ile Damat kavgayı bırakır Sarhoş’a dönerler. Damat başında ki şapkasını çıkarır ve olanca kuvvetiyle Sarhoş’un kafasına vurmaya başlar. Bu arada ev sahibi hala karakterleri tanımaya çalışmaktadır. Kiminin yüzünü açmaya, kimini konuşturmaya çalışır. Fakat kavga devam etmektedir. Ayı, Sarhoş, Kurt, Kurucu hepsi birbirine girmişlerdir…
Oyunun sonuna doğru artık ev sahibi memnundur ki Heybeci’yi çağırıp hediyesini torbaya bırakır. Ardından Kemençeci ile Türkücü son türkülerini okuyup kapıdan ayrılırlar. Kısaltılmış şekilde yazılan bu oyun sahnesi 2010 yılında Livera’da sergilenmiştir.
Kalandarın Kırılması:
Söylenceye göre kalandarın ilk sabahı eve gelen ilk kişi ya da misafir kalandarı kırar. Eve gelen bu kişi uğurlu bir kişiyse yeni yılın çok bereketli olacağına inanılır. Fakat uğursuz bir kişi ise yeni yılın uğursuz ve bereketsiz içerisinde geçeceğine inanılır. Uğurlu kişi sayılması haneden haneye farklılıklar gösterebilir. Yani kalandar sabahı eve gelen ilk misafir bir aile için uğurlu sayılabilir fakat bir başka aile için uğurlu sayılmayabilir. Bu yönteme genel olarak inanılır.
Bu uğursuzluk tehlikesini savmak için bazı aileler, sabahın erken vaktinde bir kuzu yahut bir dişi buzağı eve sokarlar. Sonra da çıkarıp ahıra gönderirler. Böylece kalandar kırması riski atlatılmış olur. Artık o saatten sonra kim gelirse gelsin. İster uğurlu gelsin isterse uğursuz.
Kalandar günü eve giren ilk kişi şöyle derdi: ‘Ahırda dişi buzaklar üstünde erkek uşaklar’
Yazı ve fotoğraflar: Hayrettin İshak Karagöz
VİRA FORUM'DA YÖREMİZDEN KALANDAR PAYLAŞIMLARI
Bu haber 5641 kez okundu